Suriye’de Ankara baskıyı, ABD desteği artırıyor | SDG ile Şam arasında diplomasi yeniden hızlandı; CENTCOM Komutanı, Abdi ile görüştü

6 Eylül 2025

Suriye’de merkezî Şam yönetimi ile Kuzeydoğu Suriye yönetimi arasındaki görüşmelerin “federasyon” talebiyle çıkmaza girmesi sonrası Ankara’nın askerî seçeneği dillendirmesi ABD yönetimini harekete geçirdi.

Milli Savunma Bakanlığı, Kuzeydoğu Suriye’nin talebini “ulusal güvenlik için tehdit” olarak değerlendirirken MHP lideri Devlet Bahçeli, söylemde bir adım ileri giderek, Şam yönetimi ile ortak askerî müdahaleden söz etti.

Tehdit dilinin sahada etkisini göstermeye başlaması sonrası ABD ordusundan bölgeye üst düzeyde ziyaret gerçekleştirilmesi dikkat çekti. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Oramiral Brad Cooper, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi ile bir araya gelerek, bölgesel yönetime desteği arttırma mesajı verdi.

Gerilen ilişkileri gidermek amacıyla Son olarak PYD Yürütme Komitesi Üyesi Salih Müslim, “Türkiye ile doğrudan görüşmelerimiz var” diyerek süreçten umutlu olduklarını belirtti. Merkezi Şam ile Kuzeydoğu Suriye yönetimlerine ilişkin sahada ve diplomatik alandaki son gelişmelere ilişkin bilgiler şöyle:

ABD’nin yeni diplomatik yaklaşımı

The National’da yer alan habere göre Washington’daki kaynaklar, ABD’nin Kürtlere yönelik tutumunda önemli bir değişiklik olduğunu belirtiyor. Daha önce Kürtlere karşı baskıcı bir politika izlediği iddia edilen Dışişleri Bakanlığı’nın, şimdi Kürtlerin Suriye’de merkezî olmayan bir yönetim sistemi taleplerine daha sıcak baktığı ifade ediliyor. Bir kaynak, “Dışişleri Bakanlığı temel olarak kapılarını Kürtlere kapatmıştı. Şimdi yeniden açık” yorumunu yaptı.

Bu değişikliğin, Suriye hükûmetinin çoğunluğu Dürzi olan Süveyda vilayetini ele geçirme girişiminin ardından geldiği belirtiliyor. Süveyda’daki olaylar İsrail’in saldırıları sonrası durulmuştu.Bu olay, ABD’nin Kürtler ve diğer azınlıklara karşı yaklaşımını değiştirmesinde etkili oldu.

Diplomatik görüşmeler

Son günlerde, SDG adına kilit bir müzakereci olan üst düzey Kürt siyasetçi ve Kuzeydoğu Suriye Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ahmed, Ürdün’ün başkenti Amman’da ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisi dış ilişkiler komitelerinden iki üye ile bir araya geldi. Bu görüşme hakkında bilgi veren bir diplomat, Dışişleri Bakanlığı’nın bu müzakerelerden uzak durmadığını belirtti. Ayrıca, Kürt dosyasını yürüten kıdemli Amerikalı diplomat Scott Bolz da Ürdün’de Ahmed ile görüştü.

Geçen hafta ise ABD’li milletvekilleri Senatör Jeanne Shaheen ve Temsilci Joe Wilson, Suriye’de çeşitli azınlık topluluklarının kaderini görüşmek üzere Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ile görüştü.

Anlaşmazlığın temel nedenleri

SDG, Suriye’nin enerji üretiminin (petrol ve gaz) yanı sıra buğday ve diğer temel ürünlerin çoğunu üreten doğu bölgelerinin büyük bir kısmını kontrol ediyor. Bu bölgeleri geri almak, Suriye yönetiminin pozisyonunu güçlendirmesi açısından büyük önem taşıyor. Ancak SDG ile Suriye yönetimi arasında mart ayında yapılan ve SDG’nin dağıtılmasını öngören anlaşma, Şam’ın bu ısrarı nedeniyle durdu. ABD, kısmî bir çözüm olarak SDG’nin bir kısmının yeni Suriye ordusuna entegre edilmesini önerdi. Bu öneri, Geçici Cumhurbaşkanı Şara’nın hedeflerini desteklerken, SDG lideri Mazlum Abdi’nin gücünün bir kısmını korumasına olanak tanıyor.

Ne var ki Süveyda’daki kanlı olayların ardından SDG, çözülmeye karşı daha kararlı bir duruş sergiliyor. Bir diplomat, “Hükümet güçlerinin doğuya gidip Süveyda senaryosunu tekrarlamayacağına güvenemiyorlar” dedi.

“O Ankara’ya karşı gelemez”

Kuzeydoğu’daki Kürt sorunu, ABD’nin Suriye’yi istikrara kavuşturma çabalarındaki en zorlu konu olmaya devam ediyor. Türkiye, SDG’yi büyük bir güvenlik tehdidi olarak görüyor ve Suriye’de Kürtlere ve diğer azınlıklara yetki verebilecek herhangi bir merkezî yetki devrine karşı çıkıyor.

Şara ile görüşen Batılı bir diplomat, “Şara esneklik gösterse bile Türkiye’ye danışmadan Suriye dosyasında hareket edemez” şeklinde konuştu. 

Geçici Cumhurbaşkanı Şara da son açıklamalarında merkezî olmayan bir sistem olasılığını reddederek, üniter devlet pozisyonunu korudu. Ancak kaynaklar, İlham Ahmed’in önümüzdeki günlerde SDG’nin kaderi hakkında yeni bir görüşme turu için Şam’a gideceğini belirtiyor. Bir Batılı diplomat ise durumun karmaşıklığını şu sözlerle aktardı. 

“Hükümet merkezileşmemeyi kabul etmedikçe, Kürtler Amerikalıları memnun etmek için görüşme gösterisi yapacaklar ama gerçek kontrolü bırakmayacaklar. Sorun şu ki, El-Şara yetki devrini kabul etse bile Türkiye etmeyecek ve o Ankara’ya karşı gelemez.”

Salih Müslim: “Türkiye ile doğrudan görüşmelerimiz var, süreçten umutluyuz”

Erbil merkezli Rudaw TV’ye Kuzeydoğu Suriye’ye ilişkin gelişmeleri değerlendiren PYD Yürütme Komitesi Üyesi Salih Müslim ise, “Türkiye ile doğrudan görüşmeler içinde olduklarını” belirtti.

“Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Kürtlere ne vermeye hazır?” sorusunu yanıtlayan Müslim, şöyle konuştu:

“Vallahi biz bilmiyoruz. Çünkü Ahmed Şara şu ana kadar şaşkın, şaşkın kalmış ve ne yapacağını bilmiyor. Bir yandan Türkiye’den kendisine emirler geliyor, diğer yandan Suriye halkının ondan istediği şeyler var ama yavaş yavaş yola geliyor. Eğer sözünün arkasında durursa, Suriye’de yönetime geldiği zaman kendisi ‘Bütün Suriye’nin bir olmasını, bütün Suriyelilerin bir arada olmasını istiyorum’ dedi ama demokrasi meselesini ağzına almadı. Genel olarak ‘bir arada olun, onları tanıyın, kabul edin, onların kültürünü ve dilini ve bütün mülteciler geri dönsün’ dedi. Yani bizim bütün taleplerimizi dile getirdi ama bu işlerin pratikte olması gerekiyor. Biz de kendimizi onların söylediklerine göre hazırladık.”

“Suriyeliyiz, projemiz Suriye’yi parçalamayacak”

Müslüm, Kürtler olarak Şam’dan taleplerinin ne olduğuna yönelik soruyu, “Biz bu ülkenin insanlarıyız, biz Suriyeliyiz. Projemiz Suriye’yi parçalamayacak, biz çözümün Suriye içinde olmasını istiyoruz” diye yanıtladı.

“Biz Kürtler bu vatanın ortağıyız”

Müslim şöyle devam etti:

“Biz Kürtler bu vatanın ortağıyız. İster Özerk Yönetim’de olsun, ister başka bir şekilde. Biz bu vatanın ortağıyız. Bizsiz hiçbir şeyin yapılmaması gerekir. Yani sen seçim yapıyorsun, biz de içindeyiz; sen anayasa yapıyorsun, biz de içindeyiz; sen hükümet kuruyorsun, biz de içindeyiz; sen bir yönetim kuruyorsun, biz de içindeyiz; sen ekonomi (politikası) belirliyorsun, biz de içindeyiz. Her şeyde biz bu vatanın ortağıyız. Biz bunu istiyoruz. Artık bu ortaklığın şeklinin ne olacağını konuşabiliriz. Biz Demokratik Özerklik diyoruz. Demokratik Özerklik en küçük birimden başlar, federalizme kadar uzanır.”

“Kürtler için en iyi sistem adem-i merkeziyetçiliktir”

Müslim, “Suriye’ye ve orada yaşayan bileşenlere göre, size göre Kürtler ve Kürt siyasi tarafları olarak Kürtler için en iyi sistem nedir?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Adem-i merkeziyetçiliktir. Bunu daha önce de söyledik. Zaten Yönetim’in kendi toplumsal sözleşmesinde bu var ve Suriye anayasası için de Demokratik Suriye Meclisi (MSD) bunu önermiş ve onaylamıştır. Onların çıkardığı anayasal deklarasyona karşılık MSD de bir alternatifini yayınladı ve kalıcı anayasa üzerine de tartışmalar yapıldı. Bu mesele öylece duruyor. Tek başına ‘ben bunları yapacağım’ diyemezsin, diğerleriyle oturman lazım, bir kabul görmesi lazım, çünkü tek başına bir taraf değilsin. Diğer taraf da var, onunla müzakere etmeli ve kabul etmesini sağlamalısın. Biz buna hazırız; anayasa meselesi, anayasal deklarasyon ve ortak yaşam konusunda birlikte neler yapabileceğimizi ve yönetimin nasıl olacağını konuşmaya hazırız.

“Bölgelerimizde kurulan yönetimimizin kabul edilmesini istiyoruz”

Fakat bazı şeyler var; 10 yıldır biz bir sistemle yaşıyoruz, kurumlarımız var, toplumsal kurumlarımız oluştu. Örneğin kadın meselesi var; kadın bizde her alandadır, eş başkanlık sistemini kurduk. Bu yüzden bizim bir özgünlüğümüz var. Bölgelerimizde kurulan yönetimimizin, adı ister Rojava olsun ister Kuzey ve Doğu Suriye, kabul edilmesini istiyoruz. Belki içinde bazı düzenlemeler yapabiliriz ama kendimizi diğer taraflara göre ayarlamayız.”

“Paris’te toplantının yapılması konusunda ısrar ediyoruz”

Paris’te Şam ile Kuzeydoğu arasında yapılması beklenen toplantıya değinen Müslim, “Ertelendi. Çünkü toplantının Paris’te olmasını isteyen taraflar hala ısrar ediyor; Fransa ve Amerika. Ama İngiltere tereddütlü, istemiyor. Ancak biz toplantının yapılması konusunda ısrar ediyoruz. Bizim için yer önemli değil, bizim için en önemlisi garantör tarafların olması” dedi.

Şam’a güvenlerinin olmadığını belirten Müslim, şunları dedi:

“Sadece Şam’a değil. Şam bugün bir şey söylüyor, sonra başka bir şey söylüyor. Birbirimize söz verdik ama ertesi gün başka şeyler söylediler. Bu yüzden aramızda başka bir tarafın olmasını istiyoruz. Örnek olarak, şimdiye kadar ‘10 Mart Anlaşması’na göre hareket edeceğim’ demedi. Neden demedi? Amerikalılar o anlaşmanın üzerindeydi. Doğru, biz oturduk ve imzaladık ama Amerika’nın desteğiyle oldu ve yarın onlar bundan çekilemezler. Amman’da yapılan toplantıda da Tom Barrack o anlaşmanın uygulanması gerektiğini söyledi.”

“Kürdistan Bölgesi bütün Kürt halkı için çok büyük bir kazanımdır”

Soru üzerine Irak Kürdistan Bölgesi’nin büyük bir kazanım olduğunu belirten Müslim, “Herkes bilsin ki, Kürdistan Bölgesi bütün Kürt halkı için çok büyük bir kazanımdır, çok büyük bir fırsattır. Hataları var, eksiklikleri var, anlaşmazlıklar var, bizim siyasi anlaşmazlıklarımız da belki çoktur ama buna rağmen burada ortaya çıkan şey Kürt halkı için bir kazanımdır” dedi.

“Türkiye ile doğrudan görüşmelerimiz oluyor”

“Türkiye ile ilişkileriniz nasıl?” sorusunu yanıtlayan Müslim, şöyle konuştu:

“Türkiye ile ilişkilerimiz eskisinden daha iyi olabilir. Nasıl daha iyi? Kuzey’de (Türkiye’de) şimdi başlayan bu barış süreciyle ilgili Sayın Öcalan bir öneride bulundu ve bazı adımlar atıldı. Bu konudaki umutlarımız çok büyük. Türkiye’nin meselesine gelince; ortaya çıktığımız günden beri bizi terörizmle suçluyorlardı, ‘siz PKK ile birliktesiniz’ diye. Ama sen kendin PKK ile oturuyorsun ve barış yapmak istiyorsun, artık bu (suçlamanın) üzerimizden kalkması lazım. Bahane ettikleri o şeyler, biz ona Kürt Fobisi diyoruz, (umarız) Kürt Fobisi biraz azalır. Gerçekten de biraz azaldı ama henüz tamamen ortadan kalkmadı. Kalkmadı çünkü bazıları var, Türkiye’deki iktidarın bazı kesimleri sanki bu barıştan rahatsızlar ya da çıkarlarını bunda görmüyorlar ya da çıkarlarını başka yerlerde görüyorlar.

Hatta dediğimiz gibi, bunu baltalamak (bozmak) istiyorlar. Gerçekten de bazıları hâlâ engeller çıkarıyor. Yani bu Şara meselesi de, onun da üzerine gidiyorlar. Bu da, tahmin ediyorum zamanla değişecektir. Çünkü duyduğumuza ve takip ettiğimize göre, eskiden şiddetle karşı çıkan Türkiye halkı, şimdi onlar da Rojava’yı destekliyor.”

“Türkiye ile ilişkilerin seviyesi nasıl?” sorusuna ise Müslim, “Duyduğumuza göre görüşmelerimiz oluyor, doğrudan görüşmeler. Tahmin ediyorum Dışişleri Bakanlığı düzeyinde. Bazı şeyler var ama gizli, açık değil” dedi.

“Görüşmelerimizden Davutoğlu ve Erdoğan’ın haberleri vardı”

Geçmiş dönemde Türkiye’den çok sayıda isimle görüştüğünü belirten Müslim, görüşmelerin 2014-2015 arasında olduğunu belirterek bazı görüşmelerin Kahire’de bazılarının Avrupa’da gerçekleştiğini söyledi. Müslim, “Aşağıdakiler, hepsi istihbarattandı, bilmem neydi, büyükelçiydi. Ulaştığımız seviye Feridun Sinirlioğlu idi; o zaman Dışişleri Bakan Yardımcısıydı, sonrasında da yanılmıyorsam Türkiye’nin Birleşmiş Milletler temsilcisi oldu ve bir süre önce de emekli oldu. Artık bizim muhatap olduğumuz, bizi ağırlayan kişi tamamen oydu. O zaman Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanıydı. Recep Tayyip Erdoğan o zaman Türkiye Başbakanıydı, hepsinin (bundan) haberi vardı. Feridun Sinirlioğlu, ‘Senin bu gelişlerin, görüşmelerin ve konuştuklarımız, olduğu gibi onlara gidiyor, haberleri var’ dedi” ifadelerini kullandı.

“Daha fazla ilişki içinde olacağız”

“Gelecekte Türkiye ile ilişkilerinizin, Kürdistan Bölgesi ile Türkiye’nin ilişkileri gibi olacağını düşünüyor musunuz?” sorusuna ise Müslim yanıt olarak “Belki daha fazla olur, bilmiyoruz… Neden? Çünkü ben oradaki durumu tam olarak bilmiyorum ama bizde, sen de o bölgedensin biliyorsun, köyleri bölmüşler, bir hat (sınır) var; o tarafta kuzen var, bu tarafta da kuzen var. Artık insanlar gidip birbirini görürse, birbirini tamamlar. Hayatın ve diğer konuların getirdiği sorunlar (vesilesiyle), gerçekten daha fazla ilişki içinde olacağız” karşılığını verdi.

“İstenirse Türkiye’ye giderim”

Müslim, “Eğer sizden bir kez daha Türkiye’ye gitmeniz ve Ankara ile Rojava arasında bir diyalog vesilesi olmanız istense, gider misiniz?” sorusuna ise “Hiç durmam, koşar giderim. Ama resmi olması lazım. Eskiden gitme meselesi sadece benimle ilgili değildi, birçok kişi gitti. Örneğin, arkadaşımız İlham Ahmed gitti, o zaman Asya gitti. Ankara’ya gittiler, Amed’e (Diyarbakır) gittiler, her yere gittiler. Kastım, görüşmelere gittiler. Ben ve Sinem birlikte gittik, orada Dışişleri Bakanlığı ile oturduk. Yani eskiden de vardı, sadece bana özel bir durum değil” ifadeleri ile yanıtladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

footer link satın al
footer link satın al
footer link satın al