İsrail’in Gazze’yi topyekûn bir şekilde hedef alan saldırıları ikinci ayını doldururken artan sivil kayıplar ve her dakika yükselen insani kriz tehdidi Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’i savaşı durdurma adına yeni bir inisiyatif almaya zorladı. Guterres, bir bağlayıcılığı olmasa da elindeki en güçlü diplomatik araç olarak kabul edilen yola başvurarak BM Şartı’nın 99’uncu maddesini devreye soktu. BM Güvenlik Konseyi’ne harekete geçmesi çağrısı yapan 99’uncu madde, “Genel Sekreter, kendi görüşüne göre uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını tehdit edebilecek herhangi bir konuyu Güvenlik Konseyi’nin dikkatine sunabilir” hükmünü içeriyor.
KONSEY’E MEKTUP YAZDI
Konsey üyelerine yazdığı mektupta, insani sistemin ciddi bir şekilde çökme riskiyle karşı karşıya olduğunun altını çizen Guterres, “Uluslararası toplumun daha fazla gerilimi önlemek ve bu krizi sona erdirmek için tüm nüfuzunu kullanma sorumluluğu vardır. İnsani ateşkes ilan edilmesi yönündeki çağrımı yineliyorum. Bu acil bir durum. Sivil halkın daha büyük zararlardan korunması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Guterres’in Sözcüsü Stephane Dujarric yaptığı açıklamada, Guterres’in 1 Ocak 2017’de BM Genel Sekreterliği görevini devralmasından bu yana bu maddeyi ilk kez devreye soktuğunun altını çizerek, Guterres’in kısa sürede inanılmaz boyutlara ulaşan sivil can kayıpları nedeniyle bu adımı attığını dile getirdi.
ALTINCI TOPLANTI
BM Güvenlik Konseyi’nde Gazze Şeridi’ndeki insani durumu görüşmek için 16 Kasım’da yapılan toplantıda, Malta tarafından sunulan ve Gazze Şeridi’ndeki insani durumla ilgili 4 başarısız girişimin ardından ‘insani duraklama’ talep eden 5’inci karar tasarısı 12 ‘evet’ ve 3 ‘çekimser’ oyla kabul edilmiş, Rusya, ABD ve İngiltere çekimser oy kullanmıştı. Rusya, süresiz ateşkes olması gerektiği, ABD ve İngiltere ise verilecek aranın Hamas’a yarayacağı düşüncesiyle çekimser kalmıştı.
İSRAİL’DEN KARARA TEPKİ
Guterres’in hamlesine İsrail’den tepki geldi. İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, Guterres’in görev döneminin ‘dünya barışı için tehdit olduğunu’ savunarak ateşkes çağrısının Hamas’a destek vermekle aynı şey olduğunu söyledi. Guterres, ekim ayının sonunda gerçekleşen BMGK toplantısında Hamas’ın 7 Ekim baskınının durup dururken yaşanmadığını belirterek, “Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz tutuluyor. Topraklarının adım adım yerleşim yerleri tarafından ele geçirilmesine ve şiddete şahit oluyor” ifadelerini kullanmıştı.
İKİ KEZ KULLANILDI
BM’de daha önce 99’uncu maddenin devreye sokulması iki kez gerçekleşti. Söz konusu madde, 1956 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne karşı saldırgan bir tavır gerçekleştiren Belçika ve 1966’da Tunus’un şikâyetiyle Fransa aleyhine
kullanılmıştı.
İNSANLIK DIŞI MUAMELE
İsrail askerlerinin, Cibaliye mülteci kampı ve Gazze’nin kuzeyindeki bölgelerde Hamas militanı oldukları şüphesiyle gözaltına aldığı kişilere muamelesi tartışma yarattı. Sosyal medyada yer alan görüntülerde, iç çamaşırlarına kadar soyulmuş onlarca Filistinli elleri, ayakları ve gözleri bağlı halde askeri araçların arkasında götürülüyor.
GAZZE’DE KANLI BİLANÇO
Hamas’ın 7 Ekim’deki kanlı baskının ardından İsrail’in Gazze’ye başlattığı sivil ayırt etmeyen saldırılarının üzerinden iki ay geçti. Saldırılarda 7 bin 112’si çocuk, 4 bin 885’i kadın toplam 17 bin 177 Filistinli öldürüldü, 43 binden fazla kişi yaralandı. Kayıp durumda olan 7 bin 600 kişinin çoğunun ise enkaz altında olduğu tahmin ediliyor.
YERLE BİR OLDU
Savaşın öncesinde 2.3 milyon insanın yaşadığı Gazze Şeridi, son iki ayda yerle bir oldu. 357 bin konut vuruldu, saldırılarda 121 kamu binası, 344 okul, 292 cami, 3 kilise büyük zarar gördü. 75’ten fazla hastane ve sağlık merkezi hizmet dışı kaldı. Bölgede sivillere ait konutların yüzde 61’i yıkıldı. 1.5 milyon Gazzeli evlerini terk etmek zorunda kaldı.
HAN YUNUS’A ABLUKA
İsrail, Gazze’yi bombalamaya dün de devam etti. Gazze’nin kuzeyinden, güvenlik gerekçesiyle güneye tahliye edilenlerin de bulunduğu Han Yunus kenti yoğun saldırı altında. Filistinli sivillerin kaçabilecekleri tek nokta olarak Mısır sınırındaki Refah şehri gösterilirken milyonlarca insanın bombaların altında hareket etmesi imkânsız olarak değerlendiriliyor.