“`html
Doğan Demir’den Bahçeli’nin Önerisine Destek
Gelecek Partisi’nden ayrıldığını açıklayan İstanbul Milletvekili Doğan Demir, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun. Birisi Alevi, diğeri de Kürt olsun” önerisini değerlendirdi. Bahçeli’nin önerisinin samimi olduğunu belirten Demir, “Bahçeli’nin çağrısı sonrası bu ülkede maalesef birçok Alevi düşmanı ve kafatasçı çıkışlar yine ortaya çıktı. Biz Aleviler, hiçbir zaman ayrıcalık ve imtiyaz istemedik; en temel beklentimiz eşit yurttaşlık ve liyakattir.” dedi.
Demir, bu açıklamanın Alevilerin taleplerinin karşılanması açısından tarihi bir adım olduğunu vurguladı. Ayrıca, istifasıyla ilgili olarak AKP’ye geçeceğine dair çıkan iddiaları basit bir şekilde yalanladı: “Cumhur İttifakı’na ya da başka bir siyasi yapıya geçmek gibi bir planım yok; benim amacım, bu ülkede demokrasi ve eşitliğe katkıda bulunacak bir siyasi anlayış ortaya koymaktır.”
Çözüm sürecinde ‘yasallık’ ve ‘şeffaflık’ vurgusu yapan Demir, “Hiçbir örgüt, devlete şantaj yaparak barış sağlayamaz. Ancak devlet, güven artırıcı adımlar atmadığı sürece süreci yürütemez.” diye belirtti.
Demir, Alevi vatandaşlara yönelik yaptığı çağrının ardından Cumhur İttifakı’na katılacağı yönündeki iddialara T24 aracılığıyla yanıt verdi.
Alevilerin Talepleri: Demokratik Haklar
Demir, Alevi vatandaşların taleplerinin sadece bir lütuf değil, demokratik hakların ifadesi olduğunu kaydederek şunları söyledi:
“Alevi yurttaşlarımız bu ülkenin vazgeçilmez bir parçasıdır ve talepleri kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Türkiye toplumsal bir mutabakat aşamasındaysa, Alevilerin talepleri mutlaka yer almalıdır.”
Alevilerin Somut Talepleri
Demir, Alevilerin taleplerinin net ve somut olduğunu belirterek önerilerini şöyle sıraladı:
- Cemevlerinin resmi ibadethane olarak tanınması,
- Zorunlu din derslerinin ya kaldırılması ya da eşit temsille yeniden yapılandırılması,
- Alevi köylerinde cami inşa etme zorunluluğundan vazgeçilmesi,
- Devletin dini hizmetleri tüm inançlara eşit mesafede sunması,
- Madımak’ın utanç müzesi olarak ilan edilmesi,
- Kamusal alanda temsiliyet eksikliğinin giderilmesi,
- Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı’nın (Serçeşme) Alevi ibadetine açılması.
Bu talepler yalnızca Alevi yurttaşların talepleri değil, Türkiye’nin ortak vicdanının bir yansımasıdır. Eşit yurttaşlık ilkesine ulaşmak, bu gerçekleri görmeden mümkün değildir.”
Barış İçin Şeffaflık Şart
Demir, PKK’nın silah bırakması ve çözüm sürecindeki eksiklikler üzerine de değerlendirmelerde bulunarak, barış için gerekli adımları şu şekilde sıraladı:
- Yasal güvence ve parlamenter taban,
- Silahsızlanmayı içeren bir yol haritası,
- Tüm taraflarla ve toplumun bütün kesimleriyle şeffaf diyalog.
Barış, ancak devlet aklı ve toplumsal mutabakatla inşa edilebilir. Aksi durumda, zaman kaybından başka bir şey elde edemeyiz.”
Devlet ve Örgüt İlişkisi
PKK’nın silah bırakmasına dair Demir, şu şekilde yorumda bulundu: “Hiçbir örgüt devlete şantaj yaparak barış sağlayamaz. Barış, ancak demokratikleşme ve eşit yurttaşlık temelinde gerçekleşebilir.”
İstifanın Sebepleri ve Gelecek Planları
Demir, Gelecek Partisi’nden istifa etme nedenini şu ifadelerle açıkladı: “Geldiğimiz noktada birlikte yürüdüğümüz yol arkadaşlarıyla kurduğumuz ortak değerlerde bir düşüş yaşandı. İlkeler geri plana atılınca, orada durmamın bir anlamı kalmadı.”
İstifası sonrası AKP’ye geçeceği yönündeki iddialara yanıt veren Demir, “Siyasi anlayışımı ilkelere göre yürütüyorum. Bugüne kadar hiçbir kişisel çıkar peşinde olmadım; bundan sonra da duruşumu pazarlık masalarına taşımayacağım.” dedi.
Bahçeli’nin Çağrısı: Tarihi Bir Adım
Demir, Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak bir Alevi atanmasını istedik” sözlerini destekleyerek, “Bahçeli’nin bu samimi çağrısı Alevilerin ihtiyacı olan bir adım” dedi.
Eşit Yurttaşlık Vurgusu
Demir, çağrının ardından bazı kesimlerin yaptığı olumsuz yorumlara da değinerek: “Kürt veya Alevi kimliğiyle herhangi bir yurttaşın yönetim kademelerinde yer alması, ülkede bölünmeyi değil, aksine birliği getirir.” dedi.
Demir, eşit yurttaşlığı bir tehdit olarak yorumlayan bir anlayışla barışın sağlanamayacağını belirterek, “Artık haklara dayalı bir dil kurmalıyız. Çünkü eşit temsil, barışın ve birlikteliğin temelidir.”
“`