“`html
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) dönüşünde Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu ve diğer gazetecilerin sorularını cevapladı.
Saygıdeğer basın mensupları, sizlere en derin selamlarımı iletiyorum. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümünü kutlamak amacıyla KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın daveti üzerine gerçekleştirdiğimiz ziyaretimizi tamamlamak üzereyiz. Lefkoşa’da gerçekleşen 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarındaki coşkuyu Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle bir kez daha paylaştık. 51 yıl önce, uluslararası anlaşmalara dayanan haklarımız doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz Kıbrıs Barış Harekatı, “enosis” hayalini sona erdirmiştir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs Türkü ve mücahitlerin destekleriyle, 1963’ten bu yana akan kan ve gözyaşını durdurmuş ve adaya huzur getirmiştir. Artık adada, yarım asır boyunca bir damla kan dökülmemiştir. Türkiye’nin kararlı desteğiyle bu huzur ortamı daha uzun süre devam edecektir. Kıbrıs Türkü, her daim kendi vatanında özgür bir şekilde yaşayacaktır.
Kuzey Kıbrıs’a böyle bir ziyaret düşünmüyorum. Zira onlar KKTC’yi bir devlet olarak tanımadıkları sürece, biz de Güney Kıbrıs’ı bir devlet olarak tanımıyoruz. Dolayısıyla bu tür bir görüşmeye yer yok. Bunlar, Kıbrıs Türk halkının iradesini yansıtmayan marjinal girişimlerdir. Kıbrıs Türkleri, bizim canımızın bir parçasıdır. Hiç kimse aramızdaki bu manevi bağı zedeleyemez. Kıbrıs adasına yalnızca barış için gitmiş olan Türkiye’nin kahraman evlatlarına “işgalci” demek, asla kabul edilemez. Kıbrıs Türk halkı, anavatan Türkiye’nin garantörlüğünü tartışmaya açmaz. Tarihi gerçekler ortadayken sergilenen bu hainlik, Kıbrıs Türk halkı tarafından elbet sandıkta cevapsız kalmayacaktır. Rum tarafı, bugüne kadar çözüme yanaşmadığını açıkça göstermiştir. Onlar, eşitlik ve adalet değil, Kıbrıs Türkünü kendi vatanında dışlamayı hedefliyor. Bazı kişiler de buna açıkça destek veriyor.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, bu süreçte kararlı bir duruş sergilemiştir. Şu an itibarıyla herhangi bir taviz verilmemiştir. İsrail, sürekli bölgeyi karıştırma çabası içinde. Ancak Suriye’nin bu duruşuyla süreç ihtiyatlı bir şekilde devam ediyor. Suriye, 2 bin 500 askerle bölgedeki kontrolünü sağlamış durumda. Bu doğrultuda Güney’de yeni bir hakimiyet tesis edilmiştir. Suriye halkı, geçmişte yaşanan acılardan ders alarak, böyle provokasyonlara göz yummayı düşünmüyor. Dürziler arasında sağlanan uzlaşı, oldukça önemli. Suriye Cumhurbaşkanı ile yaptığım telefon görüşmesinde bu durumu ele aldık. Kendimize her türlü desteği vereceğimizi belirtim. Ayrıca Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, ABD ile sürekli temas halinde. Benzer şekilde, bölgede temaslar devam ediyor.
“Terörsüz Türkiye” hedefimize ulaşmak için ilerlemeye devam ediyoruz. Bu süreçteki provokasyonları engellemek amacıyla dikkatli davranıyoruz. Silah bırakma süreci başlamış durumda. Konuyla ilgili gerekli takipler yapılıyor. Ayrıca Meclis zemininde ilerleme kaydedildiği de yakın zamanda görülecek. Biz terörsüz bir gelecek inşa etmeye kararlıyız. Hedefimize ulaşmak için ne yapacağımızı ve nasıl ilerleyeceğimizi biliyoruz. Bölgedeki gelişmeler de attığımız adımların doğruluğunu kanıtlıyor. İmralı ile tam destek alıyoruz. YPG’nin durumu her zaman değişken olabiliyor. Türkiye, Suriye’nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak adına var gücüyle çalışmalarını sürdürecektir.
Göreve geldiğimizde savunma sanayimizde kaybedilen zamanın telafisi için yoğun olarak çalışmalara başladık. Attığımız adımlar, önemli kazanımlar sağladı. Şu an geldiğimiz noktayı yeterli bulmuyoruz. Savunma sanayinde önemli adımlar atmaya devam ediyoruz. Hedefimiz tam bağımsız bir Türkiye. Bu amaca ulaşmak için çalışmalarımız sürmektedir. Son olarak, pek çok projede önemli mesafeler kaydettik. Birçok ülkeye savunma sanayi alanında büyük siparişler verilmiştir. Türkiye, uluslararası arenada savunma sanayisiyle tanınan bir ülke haline gelmiştir.
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini başlatmak için bir an bile beklenmemelidir. Avrupa, stratejik olarak bu durumu göz önüne almalı ve adımlarını atmalıdır. Türkiye’ye karşı konulan engellerin acilen kaldırılması gerekmektedir. AB ülkeleriyle ilişkileri, adil ve eşitlikçi bir biçimde sürdürmelidir. Türkiye, dinamik ve çözüm odaklı bir üyedir. Dolayısıyla, yeni döneme hazırlanmalı ve Türkiye’nin katkıları değerlendirilecektir.
Gazze halkı, şu ana kadar teslim olmadı ve bu durumu sürdürecektir. İsrail, bölgedeki saldırgan tavırlarını sürdürmekte kararlı ancak bu politikası sonunda onu zor durumda bırakacaktır. Gazze’yi gündemimizden hiç düşürmedik ve düşürmeyeceğiz. Amerika Birleşik Devletleri’nin izlediği politikaları yakından takip ediyoruz. Ateşkes görüşmeleri sırasında hem gıda yardımları hem de rehinelerle ilgili ciddi müzakereler yürütülmektedir. Bu süreçte belirli konularda uzlaşı sağlanamazsa, ateşkesin kalıcılığı risk altına girebilir.
Zengezur Koridoru, sadece Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye için değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkeler için de önemlidir. Bu hattın bölgesel iş birliği açısından bir fırsat olarak değerlendirilmesini bekliyoruz. Zengezur’un işbirliği simgesi haline gelmesi en büyük beklentimizdir. Bu konuda Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın da desteğiyle birlikte hareket edilecektir.
Bölge ve dünya genelinde huzur ve istikrar sunan bir model oluşturmaktayız. Dış politika konusundaki aktif tutumumuz yanında iç meselelerimizi de göz ardı edemeyiz. Güçlü bir iç cephe, ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınmasını hızlandıracaktır. Terörün, ülkemize maliyetinin 2 trilyon doları aştığı göz önüne alındığında, bu kaynakları daha verimli bir şekilde kullanmalıyız. Yatırımlarımızı güçlendirerek üretimi artıracak ve terörle mücadelede kullanılacak kaynaklarımızı başka alanlara yönlendireceğiz.
İmam hatip okullarının eğitim başarıları, özellikle fen ve sosyal alanlarda artış göstermektedir. Ancak bu başarıdan rahatsız olan bazı gruplar, ahlaksız kampanyalar vasıtasıyla bu durumu sarsmaya çalışmaktadır. LGS’deki başarılı öğrencilerimize karşı yapılan iftiralar asla kabul edilemez. Bu öğrencilerin emekleri sorgulanmaz, bu nedenle açık bir özür talep ediyorum. Türkiye sınav güvenliği konusunda son derece titizdir ve bu konudaki başarılar her yerde mevcuttur.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, nüfus artışını teşvik etme yönündeki çalışmalara hız vermiştir. Doğurganlık hızımız şu anda 1,5’in altında kalmıştır ve bu kabul edilemez. Çeşitli stratejiler ve çalışmalar ile bu sorunu çözüme kavuşturmayı hedefliyoruz. “Aile ve Nüfus 10 Yılı” programımız, toplumu destekleyecek projeleri içermektedir. Aile yapısını güçlendirmek adına kapsamlı adımlar atılmaya devam edilmesi planlanmaktadır.
“`